2 Ağustos 2013 Cuma

Amerika'ya gelmeden önce yapılacaklar Bölüm:1

Günaydın,

İnsanların Amerika'da neden çok kahve tükettiğini ve o devasa reklam afişlerinde yer alan enerji içeceği ürünlerin, yazar kasaların hemen yanında neden dizildiğini şimdi daha iyi anlıyorum. 26 Temmuzda geldiğim Newyork'da dolu dolu 5 gün geçirip eşimin kaldığı üniversite kasabası olan State College'dan size yazıyorum. Bu gün yeni yerler ve yeni şeyler keşfetmek için delicesine gezmek yok. Bu gün sakinlik ve dinlenme günü ilan ediyorum. Aksi halde yorgunluktan bedenim çökebilir. Her ne kadar ruhum bir saniye bile yerinde durmak istemesede şimdilik bu molaya katlanmak zorunda.

Yaşadığım ve tecrübe ettiğim bir çok şeyi unutmamak için yazmak istiyorum. Ancak, her zaman söylendiği gibi "anlatılmaz yaşanır" sözüne bende yürekten katılıyorum. Sert bir kahve eşliğinde, bu yazıyı tamamlamayı ve fırsat buldukça Amerika gezimi kapsayacak olan bu yazı dizisini devam ettirmeyi planlıyorum.

Amerika'ya gelmeden önce yapmak istediğiniz şeylerin bir top listesi mutlaka vardır. Listenizi önceliklerinize göre hazırlarken ödevinizi çok iyi yapmanızı tavsiye ederim. Bu size zaman kazandıracaktır ve şunu unutmayın ki burada zamanın paradan çok daha çabuk tükendiğini farkedeceksiniz. Ben işlerimin yoğunluğundan dolayı açıkçası bu planlamayı çok iyi ve ayrıntılı yapamadım. Ama siz mutlaka ve mutlaka bunu yapın. Kalacağınız otelin konumunu, ulaşım olanaklarını, turistik gezi haritalarını, bloglarda yazan tavsiyeleri, hava durumunu, alışveriş noktalarını, aklınıza ne geliyorsa inceleyin ve not alın.

Yine de benim size ilk tavsiyem, istek listenizi oluşturmaya başlamadan önce fiziksel dayanıklılığınızı artırmanız yönünde olacaktır. Amerika'ya gitmeden önce bir salona yazılıp kondüsyonunuzu iyileştirmelisiniz. Çünkü çok yol yürüyeceksiniz, devasa mağazalarda kendinizi kaybedip saatlerce ayakta duracaksınız, dayanamayıp alışveriş yapacaksınız ve elinizi dolduran poşetleri her yere taşımak zorunda kalacaksınız, merdiven ineceksiniz merdiven çıkacaksınız, geniş yolları ve kaldırımları pıtır pıtır geçmek zorunda kalacaksınız. Tüm bunları pelte, cılız ve güçsüz kaslarınızla yapamayacaksınız. Yapabilirsiniz, ama beş gün sonra yorgunluktan yerlerde sürünüyor da olabilirsiniz. Hele de dar vakitte, sayılı günlerde geldiyseniz işiniz çok zor. Ben bir aylığına geldiğim için bu günü kendime dinlenme günü olarak ilan edebiliyorum. Ama sizin için bir gün demek çok şey kaçırmış olmak demektir. O nedenle gelmeden şunları mutlaka yapın.

1) Spor salonuna yazılıp güçlü kol, bacak ve bel kasları yapın. Siz en iyisi her bir yerinizi çalıştırın.

2) Çok iyi bir spor ayakkabısı edinin. Hafif, sağlam, yürüyüşe ve koşuya uygun olsun. Profesyonel tercihler yapın ve asla cimrilik etmeyin. Karşılığını size misliyle geri ödeyecektir. Ben geçen yıl Paris gezim için aldığım, şimdide kullandığım ve çok memnun kaldığım Nike lunarlite ayakkabılarımı tavsiye ederim. İnanılmaz hafifler ve rahatlar. Havadar kumaşı sayesinde çorapsız bile giyebilirsiniz ama yinede ince bir çorapla giyseniz iyi olur. Tek kusuru üst kısmına su vs. düşerse geçirgen bir yapısı var. Yürürken suya dikkat edersiniz olur biter.

3) Yanınızda mutlaka bir sırt çantanız olsun. Görünüşünün albenisine kapılıp süslü ama ağır çantalara yönelmeyin. Bu alacağınız valizler içinde geçerli. Çantayı elinize aldığınızda tüy gibi hafif olmalı. İçine dolduracaklarınızı düşünün ve sonra da güçsüz kaslarınızı. Ben NY Moma müzesinde bir tane buldum ve hemen aldım. 15x15cm boyutlarında minik bir çanta olabilen ve açıldığında tüy gibi hafif sırt çantasına dönüşebilen harika bir tasarımdı. Fiyatı 50 $ civarıydı ve eşim "aman ne gerek var, iki adet sırt çantamız var zaten, buna bu kadar para verilir mi" dediysede şimdi hep bu çantayı kullanıyor olması pek bir manidar. Valizler için üç parça hakkınız olacak yani 23 kiloluk iki valiz bir de 8 kiloluk el valizi. Dikkat edin, bazı valizlerin boşken bile yeterince ağır olması kilo kotanızı doldurabilir. Siz o kilo hesabınızı valizlerinizle değil alacaklarınızla yapın. Valizlerinizin dört tekerlekli olmasını da şiddetle tavsiye ederim. Ben gelirken birbiri içine girebilen üç boy Pierre Cardin marka valiz aldım. En küçüğünün içine minumum ihtiyaçlarınızı karşılayacağınız eşyalarınızı yerleştirin (nasıl olsa ihtiyaç duyacağınız bir çok şeyi satın alabileceksiniz). Markanın üzerinde kuş tüyü sembollü bir etiketi vardı ve gerçekten hafif olduklarını söyleyebilirim. Hangi marka olursa olsun tek şart hafif, sağlam ve dört tekerlekli olmaları.

4) Yanınıza ihtiyaç duyabileceğiniz ilaçlarınızı almanız gerekiyor. Burada kafanıza göre bizdeki gibi ilaç alamıyorsunuz. Tedbirli olmakta fayda var.

5) Eğer diş problemleriniz varsa yaptırmadan yola çıkmayın. Aksi halde içinize oturacak fiyatlar diş ağrınızı unutturabilir.

6) Uçağınıza binmeden önce işi şansa bırakmayın ve 24 saat önce başlayan check in işleminizi internet üzerinden kendiniz yapın. Mümkünse ikili koltuklardan ve koridor kenarından seçiminizi yapın. Pencere kenarından manzara seyredicem derseniz boşuna heveslenmeyin. Zaten saatlerce okyanus geçeceksiniz, hangi manzaradan bahsediyorsunuz. Koridor iyi bir seçim, kimseyi rahatsız etmeden istediğiniz kadar kalkıp dolaşabilirsiniz. THY ile JFK Havalimanında 1. terminale iniş yapıyorsunuz. Sizi karşılayacak olanlara bu bilgiyi vermeniz gerekebilir. Çünkü havaalanında bir çok terminal var. Önceden bilgi edinmeniz için havaalanı haritasına göz atabilirsiniz. Ben söylendiği kadar zorluk çekmedim. Hatta hiç çekmedim, etraf sakindi, görevliler iyiydi ve işlerimi kolayca hallettim.

7) Benim gibi çok üşüyen bir insansanız ekstra tedbir almanız gerekecek. Şık bir eşofman takımı mutlaka yanınıza alın. Tercihen yoga için olanları seçerseniz seyahatlerde hem rahatlık hemde şıklık garantisi var. İçi astarlı, yumuşak ve sıcak tutabilecek hafif bir yağmurluk mutlaka edinin. Sırt çantamda mutlaka bulunduruyorum. Ansızın gelen yağmurlardan korunmak bir yana çoğunlukla klimalardan donmamak için kullanıyorum. Bu Amerikalılar tam bir klima manyağı, iç mekanlar ve toplu taşıma araçları v.s. buz gibi, benden söylemesi. Dışarıda hava serinde olsa farketmiyor, klimalar durmaksızın çalışıyor. Isınmak için subway(metro) ya inebilirsiniz. Yanınıza bir de şal alın fakat kaşmir olursa iyi olur diyeceğim ama bazılarınız bunu pahalı bulabilir. Hayatta bazı şeylere parayı kıymalısınız. İşte onlardan birisi de kaşmir bir şal. Hem hafif, hem yer kaplamıyor hem de sıcacık. Gece şık bir elbiseyle dışarı çıkmak istediğinizde yağmurluk giyemeyeceğinize göre, ceket ve etol gibi şeylere bavulda yer açmak istemeyeceğinize ancak üşümeyi de göze alamayacağınıza göre, yapacağınız en iyi şey yaz aylarında tatil yapıyorsanız yanınıza kaşmir bir şal almanız olacaktır. Silk and Cashmere markasının indirimlerini takip edebilirseniz uygun parçalar edinebilirsiniz.Yine Loro Piana ürünleri de var çok kaliteli ama tabiki tercih sizindir.

8) Sırt çantası dışında çapraz takabileceğiniz bir küçük çanta da mutlaka edinin. Longchamp'dan seneler evvel aldığım siyah kumaş çantama verdiğim paraya helal olsun diyorum. Hem ince ve hafif hem yer kaplamıyor hem de küçüklüğüne bakmayın içine dünyayı sığdırıyor. Cüzdan olarak benim tercihim ince clutch tarzı ve saplı olanlardan yana oldu. Normal cüzdanlardan çok daha kullanışlı olduğunu söyleyebilirim. Fermuarlı yerine param, pasaportum ve telefonum rahatça sığdı. İsterseniz gece çantası olarakta kullanabilirsiniz.

9) Otellere alternatif olarak evini kullanıma açan kişilerin yanında, otellerden çok daha ucuza kalabilirsiniz. www.airbnb.com adresinden istediğiniz kişiyi seçebilirsiniz. Biz Newyork'da hiç otelde kalmadık. Bu siteden seçtiğimiz farklı iki kişinin evinde kaldık. Her ikisinde de müthiş tavsiyeler ve tecrübeler edindik. Newyork'u bir Newyorkludan daha iyi kim bilebilir. Hatta kaldığımız evlerden birinin sahibi Broadwayde bir tiyatroda çalışıyordu ve bize ücretsiz bir gösteri hediye etti. Balkondan, şık bir sahneden opera izlemek ve üstelik hiç para ödemeden izlemek kadar keyifli ne olabilir. Otelde kalmadığımıza memnun olacak kadar güzel paylaşımlarımız oldu.

10) Yurt dışına çıkmadan önce telefon faturanızla ilgili bir şok yaşamak istemiyorsanız yurt dışı paketlerinden faydalanabilir, gerekli düzenlemeleri gitmeden yapabilirsiniz. İnternet hizmetleri çok pahalı olduğundan bu hizmetleri kapatmanızı tavsiye ederim. Çünkü zaten çoğu yerden bedava internete bağlanıyor olacaksınız. Yer bulma, navigasyon v.s. için telefona bir program yükledik ve ücretsiz kullanabiliyoruz. Programın adı CoPilot GPS. Evinde kaldığımız diğer kişi bilgisayar sistemcisiydi ve bu programı o tavsiye etmişti (otelde kalmamanın bir faydası daha). Kredi kartlarınızın yanında maaş çektiğiniz kartlarınızı da kullanabiliyorsunuz. İşlem yaptıktan sonra parmağınızla ya da bir kalemle ekrana imza atıyorsunuz. Şifre tuşladığımı hatırlamıyorum. Sadece kartlarınızın arkasını imzalamayı unutmayın.

Başlangıç için aklıma gelenler şimdilik bunlar. Kahvenin etkisiyle epey bir kendime geldim. kahvaltıdan sonra da bir aspirin almak ağrı ve sızılarımı hafifletecektir. Daha sonra keşif maceralarıma kaldığım yerden devam edebilirim.

Hoşçakalın,

 
 
        

   

Hiç yorum yok: