5 Ağustos 2013 Pazartesi

Newyork İzlenimlerim

Merhaba,

Newyork'a ilk gidişim olduğu için izlenimlerim bu şehri daha fazla ziyaret edenlere sıradan gelebilir. Yine de yazıma başlamadan önce diyebilirim ki, burayı her şekilde keşfetmek istiyorsanız,  kendi dünyanızdan değil, dünyadan haberdar olmanız gerekiyor. Elbette herkes kendi dünyasıyla ilgili önceliklere yer verecek ve bunların izinden gidecektir. Ancak, geri kalan keşfedilmemiş yerler için kendinizi yeniden ziyaret planları yaparken bulursanız hiç şaşırmayın.

Üç günlük ziyaretimiz beş günü bulunca ve onun da yetmediğini görünce, üstelik daha Manhattan adasından dışarı da çıkamamışken "boşver! bi daha geliriz" diyerek kendimizi avutabildik. Daha şurayı da görecektim burayı da görecektim şunu da yapacaktım diye strese girmeye hiç gerek yok. Bu ziyaretin son olmayacağını, yeniden buluşacağınızı içinizden söyleyin ve kalan vaktinizin keyfini çıkarın.

Açıkçası Newyork'un genel fotoğrafı bende çok şaşkınlık ve hayranlık yaratmadı. Çünkü, bu şehirle ilgili medya kanalıyla o kadar çok imge zihnimize kazındı ki vardığınızda "Bizim Newyork'a geldik sonunda" durumu yaşıyorsunuz. Bu şehir, tam da gördüğünüz, tam da beklediğiniz gibi çıkıyor. İşin ilginç ve şaşırtıcı yanı sadece o fotoğrafı nasıl yaşadığınızla alakalı oluyor.

Yüksek binaların arasından geçerken otlarda gezinen böcekler gibi hissedebilirsiniz. Bu şehir, kapalı yer fobisi olanları da olmayanları da  biraz basıyor. İçinizi sıkıntı basarsa kendinizi Central parka atabilir, bir anda dünyanızı değiştirebilirsiniz. Bunun dışında ne kalabalık, ne trafik ne de başka bir şey bizi rahatsız etmedi. Ya şehir bu tarihlerde boştu ya da başka bir şey vardı. Çünkü, bize göre her şey rahat ve doğal akışında seyrediyordu, hiç bir kaos belirtisi göremedik. Şehri nasıl buldunuz diye soranlara güzel ve sakin bulduk deyince bize gülmüşlerdi. Newyork'u sakin bulan acaba nasıl bir yerden geliyor diye merak etmişlerdir doğal olarak. "Abi biz İstanbul'dan geliyoruz" dediysek de hayal edebildiler mi acaba?

Modern binaların yanı sıra bolca göreceğiniz tuğla kaplı binalar şehrin diğer bir sembolu adeta. Şunu farkettim ki beton kaplı olmasındansa tuğla kaplı olmasını tercih ederim. Daha doğal ve daha sıcak bir ifadesi var. Bu binaların önünde yer alan demirden yangın merdivenlerini de unutmamak gerekir. Hani şu filmlerdeki aksiyon sahnelerinin çekildiği, silahların patladığı vs. merdivenler.




 
Fark edeceğiniz gibi bu şehirde bazı şeyler hep aynı kalıyor, zamana karşı varlığını ve değerini koruyor. Onu oluşturan ve kimliğinin bir parçası haline gelmiş sembolleri özenle yaşatıyor. Marka olmanın alamet-i farikası budur işte. Bir yanınız değişime açık olmalı ancak bir yanınız da değişmeden hep aynı kalmalı. Tuğla binalarıyla, sarı otobüsleriyle geçmiş, gelecekle yan yana yürüyor ve bundan da kimse rahatsızlık duymuyor. Bunların modası çoktan geçti deyip burun kıvıran yok burada. İyi ki de yok.





 

Her milletten insan olması ve kimsenin kimseyi umursamaması sizleri yanıltmasın ve ürkütmesin. İnsanlar çok sıcak ve yardımseverler. Birinden yardım istemek için gözünün içine bakmanıza gerek yok. Yardıma ihtiyacınız olduğunu anladıklarında kendileri teklif ediyorlar.

Kalacak yerimize gitmek için en yakın subway'den dışarı çıkmıştık ancak bir türlü yönümüzü doğrultamamıştık ki yanımıza bir genç yaklaşıp nereye gitmek istediğimizi sordu. Elinden geldiğince yardım etti ve eşim tam arkamızda duran Google binasını göstererek bulamazsak bir de Google'a sorarız diyerek gülüşmelerle kendisini uğurladık. Tanımadığınız, yolunuzdan geçen insanlar size merhaba, nasılsınız, güzel günler dilerim diyerek selamlarlarsa hiç şaşırmayın. Aynı tebessüm ve sıcaklıkla sizde selam verin. Toplu taşıma araçlarına binip inerken, sırada, kuyrukta beklerken itilip kakılmamanın keyfine varın. Bırakın itilip kakılmamayı insanlar bir metre yakınınızdan geçerken bile özür diliyorlar. Kaldığımız evlerin sahipleri maddi karşılık beklemeden hatırı sayılır iyiliklerde bulundular. Sonuç olarak içiniz rahat olsun. Bunlarda insanlık yok diyenlerin insanlık anlayışlarını bir kez daha sorgulamak gerekiyor.

Bundan sonraki yazılarım belki biraz daha özel konulu olabilir. Ancak şunu baştan belirtmek isterim ki sizlere rehberlik etmek ya da gezi bloğu oluşturmak gibi profesyonel bir iddiam yok. Sizlere bir top ten listesi hazırlamayacağım. Yazdıklarımın sizlere ilham vermesi benim için yeterli.

Yeniden görüşmek dileğiyle... 








    

Hiç yorum yok: